Raymond Carver’ın Kehaneti: “Errand” ve Bir Yazarın Kendi Sonuna Yazdığı Öykü

Paylaş

User
Şunu dedin:

Henri Troyat’ın Çehov biyografisi, 1986’da İngilizce’ye çevrildiğinde, Raymond Carver hemen alıp okudu, Cehov çok sevdiği ve öykülerini yazarken esinlendiği bir yazardı. Çehov’un hastalığı ve ölümü onu etkiledi, bir yazar önsezisiyle aslında okumuştu bu bölümü. Kendi yaşamı için dönüm noktası olacak Errand öyküsünü yazmaya başladı. Çehov’un dramatik son anları, Carver’ın kaleminde yeniden doğmaktaydı , ama Carver öyküyü tamamlarken kendi ölümüne de bir tür davet yazıyordu.

Hikâye, içsel ve fiziksel kırılganlığıyla Çehov’un sessiz vedasını şekillendiriyor. Carver, ölüme yaklaşan büyük bir yazarı dramatik değil; soğukkanlı bir gözle gözlemlemiş. Errand’da Çehov’un yaşamından alıntılarla gerçekliğin keskin duvarlarını yükseltiyor, ardından bu duvarların arasına kurgu hülyalarını yerleştiriyor. Çehov’un ölümün eşiğinde bile ölüme hafif bir tebessümle yaklaşması, Carver’ın bir türlü tamamen kurgusal kalmayan gerçekliğine göz kırpması gibi. İçkinin, sigaranın ve sözcüklerin yıprattığı bu iki yazar, ölümün bildik soğukluğunda kendi yerlerini bulmuş gibiler.

Carver, Errand’ı tamamlarken ölüm döşeğinde değilmiş gibi görünüyordu. Ancak tıpkı Çehov gibi, içten içe bedeninin çatlamaya başladığını biliyor olmalıydı. Carver’ın ölümle dansı, her bir satırda kendi gölgesinin izlerini bıraktı. Yıllarca alkol ve sigarayla sınandığı bir bedenden çıkmaya hazırlanıyordu. Errand, onun varoluşundaki çatırtılarla doluydu. İçkisini bırakıp yaşamayı seçmiş bir adam olarak ölmekte olan Çehov’u yazarken, aslında kendi sırlarını, saklı duygularını ve kırılgan varoluşunu resmediyordu.

Carver’ın Çehov’a yazdığı bu son yolculuk öyküsünü yalnızca bir edebi eser olarak değil, bir içsel diyalog, bir kehanet ve Carver’ın kendi dünyasına kazıdığı bir iz olarak değerlendiriyor.

Bu öykü türkçeye ayakişi olarak çevrilmiş ve yazarın Fil adlı kitabında yer almakta. Okumanızı tavsiye ediyorum.

Yorum bırakın

Previous Post
Next Post