Muhteşem Hikayeler: Geçmişten Günümüze Deneyimler

SUYA DÜŞEN HAYALLER Erhan Çıpa

Hikâyelerimizde kısaca ‘Muhteşem’ dediğimiz, güzel huylu, baby face yüzlü kardeşimiz, Fako ilaçları bünyesinde ‘sittin sene’ diyebileceğimiz kadar yıl kart basıyor, fabrikanın en güzel ve en uzun boylu kızıyla evlenerek, iki güzide sporcu yetişmesine ön ayak oluyor, filan.

Ardıç Ağabey’in kayınbiraderi, -yengemizin öz be öz ağabeyi- bu kısımdagörev yapan unvan sahibi ilk tanışıklığımız olunca, tek tek basaraktan, bade süzerekten geçiyoruz önünden.

‘Ondönüm Bostan’ ve amcaoğlu Fuat, kafalarına küçük gelen ‘iş başı kepi’ nedeniyle işe girmekten vazgeçiyorlar. O zamanlar ağır vasıta ehliyetleri olsa, bir ay tek, bir ay çift maaş alan sendikalı işçilerden olmaları işten bile değil.

O yıllarda ortaokul diploması bile işe yarıyor olmalı ki, beni ‘memur’ kadrosundan işe alabileceklerini söylüyor amirim. Depoda yazma, çizme, not tutma işleri filan.

O zamanlar futbol topuna bir sevdalanmışım, bildiğiniz gibi değil. O zamanki düşünceme göre askerden geldikten sonra profesyonel futbolcu olamadıysam, ‘camialtı’, ‘tekel’ örneği kurumlarda ‘futbolcu-işçi’ karışımı bir pozisyonda…

Ardıç Ağabey, Fako ilaçlarının devasa ölçekteki kütüphanesini düzenliyor, -Askerden döndükten sonra- ‘Suya Düşen Hayal’ müziğinin eşliğinde kütüphane düzenleme işini üzerime alıyorum. Bitmek, tükenmek bilmeyen bir güzel kaynak bu, üzerine para da kazanıyoruz. Şimdilerde Ataköy Taşlık Sahaf Kahve’de sürdürdüğümüz bu uğraşın alt yapısında ‘Hakkı Tarıkus İlkokulu’nun kurucusu Hakkı Tarıkus’un, kütüphaneci olmasının bir etkisi var mı bilmiyorum.

“İnsan kendini yalnızca insanda tanır” demişti Goethe.

SUAL DE BİLGİDEN DOĞAR, CEVAP DA

‘Movenpick Oteli’ dedik, an itibariyle Merkez Bankasına geçen Fako ilaçlarının olduğu araziyi de resmettik diyelim. Bu kısımda yer alan fabrikalar arasında ‘Deva ilaçları’ bünyesinde ilk platonik aşkım Nursel’in de çalıştığını söyledikten sonra ‘Hapçı’ ilaççı İ… Eczacı’ tezahüratları arasında Eczacıbaşı fabrikasının spor salonu önünde buluyorum kendimi.

Bereketli topraklar üzerindeyiz, görüyorsunuz. Duydunuz zilin sesini başladı yarışma.

Efe Aydan’lı Aliço’lu, Calvin Skörs’lü kadrosuyla ‘efsane Fenerbahçe’ o yıllarda Fırtına gibi esen Eczacıbaşı takımıyla antrenman maç yapacak. Şimdilerde sevgili annemin deyişiyle ‘ağırıy gözüm bakma’ diyebileceğimiz Fenerbahçe maçları, o yıllarda bünyede adrenalin salgılanmasına sebep.

O günkü maçta salona alınmadığımız için etkisi daha fazla oluyor.

‘Şimdi ve Burada’ devasa ölçekte bir A.V.M. olan binada, -devasa ölçekte bir fotoğrafta- Eczacıbaşılı kızların dünya şampiyonu olduğu yazılı. O zamanlar kapalı salonda sigara içerken fotoğrafı çekilen, fotoğraf meraklısı Şakir Eczacıbaşı, sonraki yıllarda tüm enerjisini i.k.s.v. bünyesinde sanat için harcıyor; Yine onların başlattığı kampanyada film festivalleriyle tanıştığımızı hatırlıyorum.

Yıllar sonra Ardıç Ağabeyin elime tutuşturduğu iki kitap Şakir Eczacıbaşı imzası taşıyor. B. Shaw “Gülen Düşünceler” Oscar Wilde ‘Tutkular, acılar, gülümseyen deyişler” kitapları; ‘Bir kitap okudum, hayatım değişti’ diyebileceğimiz önemde kitaplar.

“İnsanın bilgisi arttıkça huzursuzluğu da artar” Demiş Goethe

Yorum bırakın

Previous Post
Next Post