Gökyüzü

Gökyüzü mürekkep şişesiydi

Yıldızlar parmak iziydi eski bir şairin

Bulutların üstünde yürüyen atlar

Zamanın yelelerini savurdu savrukça

Kır çiçeklerinden yapılmış bir taç giydi gece

Ay, sarhoş bir meddah gibi

Hikayeyi başa sarıp sarıp anlattı uykusuzlara

Bir düş ülkesi kuruldu oracıkta

Çatıları yastıktan, sokakları uykudan

Kapıları sadece rüya görenlere açık

Yorum bırakın