Yorganlar… Sadece sıcak tutan bir örtü değil, aynı zamanda bir kültürün, bir ailenin ve bir dönemin sessiz tanıkları. Yüzyıllardır hem işlevsel hem de estetik bir obje olarak yaşamlarımızda yer bulan
yorganlar, bugün ne yazık ki modern üretim anlayışının gölgesinde kaybolmaya yüz tutmuş durumda.

Yorgancılık, geçmişten bugüne hem sosyal hem kültürel değerleri taşıyan önemli bir el sanatı. Sadece sıcak tutmakla kalmayan; doğumdan düğüne, çeyizden göç yolculuklarına kadar birçok
yaşam evresine eşlik eden bir parça. Her dikişinde, her motifinde bir anlam, bir hikaye saklı.

Geleneksel yorgan üretimi, günümüzde eski rağbeti görmüyor. Endüstriyel üretimle gelen sentetik elyaflar hız kazansa da, bu ürünler sağlık açısından pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Oysa
pamuk ve yün gibi doğal malzemelerle elde dikilen yorganlar, sadece sağlıklı değil, aynı zamanda çevreye duyarlı ve uzun ömürlü.



Küreselleşme, şehirleşme, yaşam biçimlerinin değişimi ve ekonomik sıkıntılar, yorgancılığı tehdit eden başlıca etkenlerden. Bu geleneksel meslek, yavaş yavaş kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ben de bu sebeple, hâlâ dikiş tutan, hâlâ motif düşünen, hâlâ eski usul yorgan diken ustaların izini sürdüm. Objektifimle onları belgelemeye, seslerini görünür kılmaya çalıştım. Bugün belki birçoğumuzun evinde yerini fabrika üretimi yorganlara bırakmış olsa da, o elde dikilen
yorganların her biri geçmişe açılan bir kapı.
Aydanur Atamdede

Yorum bırakın