Değil kırk yıl, birkaç yıl sonrasında neyle karşılaşacağımızın bilinmezliği konusunda ne kadar da haklısın.
Keşke öyle olmasaydı, diyeceğim ama “keşke demeyi bırakalı” o kadar uzun zaman oldu ki…
Galleria’nın Açılışı
Galleria’nın açıldığı tarihte Çorlu’da askerdim. Omzumda kırmızı renkli “çavuş” pırpırı… Usta askerim yani.
Galleria’nın açılacağı haberini Hürriyet gazetesinde okuduğum andan itibaren “Mutlaka burayı görmem lazım!” düşüncesi, “Nasıl yapsam da gitsem?” sorusuyla köşe kapmaca oynuyor zihnimde. Neyse ki açılış hafta sonuna denk geldiğinden, “çarşı izni” ile kotarıyorum durumu.
Koştura koştura: “Ver elini Galleria!”
Pazartesi günü birliğe döndüğümde, tümen karargâh askerleri arasında havam bin beş yüz!
Etrafımda meraklı askerlerden mütevellit bir “kalabalık ordusu.” Siz deyin yüz, ben diyeyim beş yüz; ama gönlüm yalan söylemeye elvermiyor (siz de söylemeyin bence).
Neyse, etrafımda toplanan desinatör arkadaşlara —ve birkaç meraklı asker daha var odada— anlatıyorum gördüklerimi, ballandıra ballandıra…
Askerlik bitiyor; evlilik, derken çoluk çocuk falan fişman…
Yıllar sonra bu kez çocuklarla gitmeye başlıyoruz Galleria’ya.
Küçük oğlum Doğukan, televizyonda yayınlanan bir show programından etkilenerek buz patenine merak salıyor. Boş bir anımda söz veriyorum götürmek için. “Sözlerimi geri alamam” şarkısını çok sevdiğimden olsa gerek, tez zamanda tutuyorum sözümü.
Ben daha önce —seksenli yıllarda— Kartalkaya’da kayak, Uludağ’da Fahri Otel’de buz pateni yapmayı öğrenmiştim. Böylece yıllar sonra küçük oğlumla birlikte kendimi Galleria’nın buz pistinde buluyorum.
Eh, kısa bir bocalamadan sonra toparlıyorum durumu. Fena da değilim yani! Doğukan’ın gönlünü yapıp (gazını aldıktan sonra), hanımla ikimizin alışveriş merakını da gideriyoruz diye düşünün…
Yazdıklarımı bir özlü sözle bağlamak istiyorum ama aklıma bir şey gelmiyor.
Ben de “kendime aforizmalar” çekmecesini açıyor ve içinden bir fiş çekiveriyorum, piyango bileti çeker gibi.
Üzerinde şöyle yazıyor:
“Birisi hatırlatır sana eski günleri, sen yazmaya karar ver yeter ki.”
Ufuk Bek

Yorum bırakın