Savurur rüzgâr
karahindibanın yapraklarını
yaşamın derinliklerine.

Biri dala konar,
çiçeğe diğeri.

Biri su olur bazen
akar gider.

Biri taşa tutunur,
dayanamaz
bırakır kendini
toprağın derinliklerine.

Kaldırır başını diğeri
gökyüzünün maviliğine,
düşer bakışları sonradan
yeryüzünün hiçliğine.

Beyaz toz olur,
anlayamaz, savrulur.

Bir el uzanır,
umutlanır.
Boşta kalır
şaşırır.

Onlarca “ben” var olur,
sonra yok olur.
Dünya döner,
durmaz.
Aynalarda parçalanır.

Yeni hayatlar gelir,
çalar kapısını
ötekiler gibi.
Ama kendisi olmak
ister yine de.

Başka ele uzanır,
o da
yokluğa iter onu.
Tutunamaz,
savrulur gider.

Benzemez kimseye.
Hep uçurumdur
durduğu kenarlar.
İtilir.
Sarılır hayallerine.

Gökyüzündedir şimdi,
kanatlanmış
martı gibi.

Bakar diğerlerine.

Hamit Ergüven

Yorum bırakın

Previous Post
Next Post