Abim gözlerimin kapandığını söyledi, ablam yatırmak için beni kucakladı. Çırpındım, belki ağlarken onlara vurmuşumdur. Evdekiler istediklerini desinler, ben karnının nefes alır gibi inip kalktığını gördüm. Pencerenin önünde gözümü kırpmadan hep seni izleyeceğim. Oturduğum divandan sen gelene kadar kalkmayacağım. Gece oldu, gündüz oldu, günler bitti, düştüğün yerde canın da mı sıkılmıyor? Sokakta kimse yok senin dışında. Askerler de görünmüyor artık. Tek ses kötü kötü bağıran kargalardan geliyor.
Ablam su getirdi, bardağı yanlışlıkla düşürdüm. Çünkü içersem tuvaletim gelir, seni güçlerimle koruyamam. Allah dualarımı duymuyor. Hani çocukları duyardı? Babam “Çarpılırsın, sus,” dedi. Ödev defterimi götürmeyi unuttuğumda öğretmen çok kızmıştı. Sonra ceza verdi, affetti. Şimdi her şeyi yapıyorum, yine de cezam bitmiyor.
Babam seni yerden kaldırmak için yanına gelmeye çalıştığında anladım bunu. Senin hiç sevmediğin Tinker Bell var ya, hatırladın mı? Hani “Peter Pan’ı ayartıyor,” derdin. Artık o da akıllandı. Babam sokak kapısını açınca bir şey patladı. Hızla geri döndü. İşte o zaman gördüm. Peri, Peter Pan’ın omzundan sihirli tozlarını döker gibi senin üstüne de sihir serpiyordu. Yorgan gibi yani. Babam başını duvara vura vura bağırdı. Seninki gibi kanadı onun kafası da. Abilerim konuşmuyor, ablalarım dizlerine vuruyor anne.
Biraz yoruldum, ağzım kurudu. Benim aklımda daha çok hikâye var, hepsini sana anlatacağım. Elimi dişleyince kızgınlığım azalıyor. “Kalbimiz yumruğumuz kadardır,” derdin. Elimi sımsıkı yumruk yaptım. Benimki iyice büyüdü. Babam titriyor bazen. Ateşini kontrol ettim, çıkmamış, merak etme. Ona da masal anlatmaya karar verdim. Ama sokakta yatmaya devam edersen, ben de Peter Pan’la birlikte başka dünyalara uçacağım anne.

Yorum bırakın