Yeni bir mevsimin eşiğinde duruyor gibi görünsek de zihnimizde yaptığımız yolculuklarda bir sağa bir sola… ‘Şimdi ve burada’ Galeria Sinemalarına bitişik durumda, bir zamanların Asorti mekânı Sports International’ın ‘suya düşen bir hayal’ olduğunu kabul ediyorum.
Sahildeki benzinciden ulaşım yardımı, Gelik’ten giderilen yeme içme içgüdüsü filan, Maslov‘un İhtiyaçlar hiyerarşisi yeniden gözden geçiriliyor. İnsan ‘kendini gerçekleştirme dönemine’ geldiğinde Schopenauer haklı çıkıyor arkadaşlar.
Burada tanıştığım Nebil Özgentürk ve Rüya öğretmeni sonra anlatırım fakat “Galeria sinemaları” -San Dost-‘Sanat Dostları Derneği’-‘Eyüp Dil ve Edebiyat Derneği’ ve ‘Taslık Sahaf Kahve Ataköy’ öncesi dönemde hakkı yenmez bir öğrenim alternatifiydi benim için. Işın Güner Tuzcuların önerisiyle önce “Ağaç Bellek” ve “Çocuk Bellek” başlıklarında karma ya da Kolektif denilen kitaplarla başladık. Anlaşılan bu defa Galeria-Gelik örneği unutulmaz mekânlarla devam edeceğiz… Galeria, ilk ışıltıları ve alış veriş çılgınlığı geçtikten sonra şehrin en lüks sinema ortamında bizleri Ağırlamaya devam etti… O zamanlar sadece Terapi Arkadaşım olan Hoca’nıma Kültür Üniversitesinin çıkardığı bir sinema kitabından paragraf okuyorum. “Işıklar söndüğü, fonda yüksek Volüm ses olduğu için egonuz devre dışı kalır ve siz hikâyenin içine düşersiniz” yazıyordu… Dolayısıyla “Ey izleyici bu bir kurgudur” diyen B.Brecht’e karşı tez geliştiriyordu… Hocanım sevinçle kabul etti, otomobili ücretsiz parka yanaştırdı, bir kaç vitrin izledikten sonra beklentisiz girdik sinemaya… “Aman Allah’ım” dediğimi hatırlıyorum. Filmin adı Dünürler fonda hiç bir konuda anlaşamayıp, sürekli kavga eden anlaşamayan kişiler var…Dışarıda tutuşan ellerimiz ayrılıyor, Pozitif duygular negatife dönüyor… İçmeden başım dönüyor dönüyor, ‘Atlı Karınca, yandaki AVM’de’ deniyor. Perde inmeden çıkıyoruz sinemadan. Sonrasını zaten biliyorsunuz. 15 yıldır Taslık Sahaf Kahve Ataköy’ün ücretsiz sağladığı Terapi ortamına sığınmış bulunuyoruz.
Erhan Çıpa

Yorum bırakın