Kategori: Hamit Ergüven
-

Karanlığa Işık Tutanlar
(Madame Cassandra)Ne körlüğümdübeni alıkoyangeleceği görmekten,ne de kirlenmişliğinhoyrat bakışı Okurdum doğrularıyıldızların dizilişinden,esen rüzgarıntaşıdığı kokudan,kimse inanmasa da bana Yakılan yuvalar,yok edilen yaşamlar,akan suyun kirlenmesibenim suçum değildiinanmasanız da Kızıla boyanantoprakhayata tutanamayanyaprakbenim suçum değildi Ben değildimanlatanKırmızı başlıklı kızımasum çocuklara Hypatia’ydım benMiletli AspasiaTarihin karanlığınaışık tutmuş,her seferindeküllerinden doğancadı kadınlardım Hamir Ergüven
-

TARÇIN KOKAN SABAHLAR
Fabrikaya gelen işçiler, mesaiye başlamadan önce sahlep satan adamın önünde sıraya giriyorlardı. Ali Efendi’nin sahlebi yıllardır hiç değişmeyen sıcaklıkla onları karşılar, tebessümle işlerinin başına yolculardı. Hele beyazlığın üzerine serpilen tarçın güne ayrı bir enerji katardı. Gebze girişindeki fabrikanın kapısı, işçileri ve soğuk sabahları o bildik, güzel kokuyla karşılardı. Ferdi beyazlığın…
-

3-5 kelime ile korku öyküsü yazmak
IşınBir mesaj geldi. Gökyüzü aniden karardı. (Burcu)Mavi Ekran titredi. Egonun dijital tokadıydı IşıkÜç maymun işgali. SerapUyandı. Renk yoktu. Biray Altın / Euro / DolarGölge. Çığlık. Karanlık. Hamit Kuraklık yoksunluk çaresizlik Aysun“Senin yerinde olsam.”“Arı arabada.”“Anne, ev sallanıyor.”“Alo, acil ambulant.”“Kadın yazarlar da var.”“Ev kira mı?”“Bizde adettendir.”
-

FIRTINA
Savurur rüzgârkarahindibanın yapraklarınıyaşamın derinliklerine. Biri dala konar,çiçeğe diğeri. Biri su olur bazenakar gider. Biri taşa tutunur,dayanamazbırakır kendinitoprağın derinliklerine. Kaldırır başını diğerigökyüzünün maviliğine,düşer bakışları sonradanyeryüzünün hiçliğine. Beyaz toz olur,anlayamaz, savrulur. Bir el uzanır,umutlanır.Boşta kalırşaşırır. Onlarca “ben” var olur,sonra yok olur.Dünya döner,durmaz.Aynalarda parçalanır. Yeni hayatlar gelir,çalar kapısınıötekiler gibi.Ama kendisi olmakister yine de.…
-

SEVGİNİN DALI
Gözü yaşlıydı maviliğinsaramadığı içinona uzananmor salkımı öpüp kokladığıhayalinde Bir tutam heyecanyırtacak olankaranlığın örtüsünübir tutam nefes Hiçliğin girdabındauçuşan renklerdoldurur boşluğunuhayatın Gerçeğe ışık tutarvar oluşyok oluş isehakikatin dostudur Gölgesi kalkarbulutlarınhayal kırıklığıbırakır yerinigelmekte olana, bir damla suyagöl olacaktırsonunda Kokular sarar etrafıgüzelliğin kokularısevdanın,sevgiliye olan değil amasevginin dalını çoğaltana Hamit Ergüven
-

Suskunlar Tımarhanesi
Ülkede müthiş bir telaş vardı. Kimse ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Herkesi bir kaygı, bir korku sarmıştı. Henüz işini terk etmemiş olanlar her seferinde farklı yollardan evlerine gidip gelmeye başlamıştı. Çalışma yaşamına son verip evlerine kapananlar kendilerini daha güvende hissediyordu ya da öyle sanmak istiyorlardı en azından. İktidarın tuhaf yaklaşımlarından bu…
-

BOĞA
Tam da ortasındaydım hayatın Heykellerim gibi Yolun kesiştiği yerde ··· Ne matadorun yakışıklılığı Ne de kameraya yerleşen Yeşil gözlerdi Beni ilgilendiren ··· Bir avuç su Bir avuç yemek Birazcık nefes Bir de sevilmekti belki de İstediğim sadece ··· Renkleri de tanımazdım Nefreti de Bedenime sürülen Vahşetin kokusuydu Beni öfkelendiren ···…
-

Benden Ötedeydi
Her şey bir adım ötedeydi sadece bir adım, içimdeki benden Dokunmak, sarılmak, kendimi haykırmak, göz kırpan yarınlar, saçlarını savuran renkleriyle hayat dışımdaki ben. Cümlelerin buluşması oradaydı, bakışlarımın anlamına kavuşması, damlaların göle dönüşmesi, olgunlaşması sevişmelerin , hayallerimin mekanı, oradaydı. Eksik olan neydi soramadım kendime yük olsun istemedim belki de. Ötede olan…
-

Duygularıma ne oldu?
Alnındaki beyazlıklar olmasa ona “kara köpek” diye seslenecektim. Ama o beyaz lekeler işi değiştiriyordu. Maltepe – Bostancı arası her koşuya çıkışımda onunla karşılaşıyordum. Boynunda tasmasıyla, yanından geçişimi izlerdi hep. Bakışlarında gördüğüm şey sevinçten farklıydı. Oysa sahibinin onu iyi besleyip, sık sık yürüyüşe çıkardığına emindim, gördüğüm kadarıyla. Ama göz bebekleri…