RenkLERİN YOLCULUĞU -İzzET KERİBAR

İzzet Keribar ve Fotoğrafla Geçen Yıllar

1980’lerin sonu ve 90’ların başında fotoğrafa yoğun bir ilgi duyuyordum. İFSAK’ta (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) fotoğraf kursunu tamamlamıştım; dia gösterilerini izliyor, her sergiyi kaçırmadan ziyaret ediyordum. Bu dönemde, İzzet Keribar’dan ders alma şansına da sahip oldum. Keribar, kursiyerlerine harika sergilere davetiyeler verir, bizimle sohbet eder ve fotoğraflar üzerine yorum yapardı. O, her zaman mütevazı, beyefendi bir sanatçı olarak zihnimde yer etti.

Geçen Perşembe, İstanbul Modern’i gezerken bir arkadaşım İzzet Keribar’ın yeni sergide olduğunu söyledi. “Kırmızı” sergisinin kuyruğunda beklerken bu haberi aldık ve hiç düşünmeden sıradan çıkıp Keribar’ın sergisine doğru yöneldik. O an, kendimi tekrar yıllar önce İFSAK’taki kurs günlerinde gibi hissettim. Sanki Keribar bizi sergiye çağırmıştı ve zaman hiç akmamış gibiydi.

Keribar’ın hayat hikayesini çok detaylı bilmiyordum; ancak tekstil sektöründe çalıştığını, işi kadar fotoğrafa da ilgi duyduğunu ve birçok farklı fotoğraf makinesi olduğunu hatırlıyorum. Onu genç ve dinç gördüğümde 88 yaşında olduğuna inanmakta zorlandım. San Michele mezunu olduğunu ve babasının ona bir Leica fotoğraf makinesi aldığını öğrendim. O yıllarda Türkiye’de bu makinelerden çok az bulunuyormuş.

1957’de askerliğini yapmak üzere Kore’ye gitmiş ve bu dönemde fotoğrafla daha da iç içe geçmiş. Aklıma Ferit Edgü geldi; Fransa’dan gelen Edgü de askerliğini yapmak için Hakkari’ye gitmişti. Farklı dünyalara gitmek bazı insanlarda çöküntü yaratırken, bazılarını yükseltiyor. Ferit Edgü gibi İzzet Keribar da bu deneyimle gelişen, dönüşen insanlardan biri. Kore’de geçirdiği süre boyunca hep ilgi duyduğu fotoğrafçılıkla haşır neşir olmuş, Türkiye’ye döndükten sonra ise iş ve hayat telaşesiyle fotoğrafa bir süre ara vermek zorunda kalmış.

Keribar, bu süreçte kuyumculuk, antikacılık yapmış; müzik ve ticaretle ilgilenmiş. Ancak 1980 yılında, oğluna aldığı bir fotoğraf makinesini kurcalarken eski tutkusu yeniden canlanmış. Fotoğraf aşkı tekrar alevlenince, ilk yaptığı iş İFSAK’a üye olmak olmuş. Kendini bir fotoğrafçı olarak görse de İFSAK sayesinde aslında bilmediği çok şey olduğunu fark etmiş.

İzzet Keribar, yalnızca ustalığıyla değil, samimi ve mütevazı kişiliğiyle de birçok kişiye ilham veren bir sanatçı. Yıllar sonra onu görmek, o eski günlere geri dönmek gibiydi. Zaman gerçekten akmamış; o, hâlâ o beyefendi ve yetenekli sanatçı olarak belleğimde.

“RenkLERİN YOLCULUĞU -İzzET KERİBAR” için 2 cevap

  1. Füsun Uzunoğlu Avatar

    Kendisinin öğrencilerinden biriyim. Bende iki imzalı fotoğrafı hala durur.

    Son derece beyefendi, kültürlü, özel bir insan.

    Liked by 1 kişi

    1. Işın Güner Tuzcular Avatar

      çok severim İFSAK’da benim de hocamdı

      Beğen

Yorum bırakın