DEDEM EVDE YOK

Dedemin kulakları iyi duymazdı; onun için anahtarı alt odanın penceresindeki kirişin aralığına bir yere iple bağlardık. İpi çektim, kördüğüm olmuştu; birden ip koptu ve anahtar fırlayıp bahçenin içinden geçen küçük dereye düştü. Şimdi eve nasıl girecektim?

İrili ufaklı çakıllarla, taşlarla kaplı yoldan yürüyüp evin arkasındaki kümese gittim. Kümesin derme çatma çatısına çıkıp ikinci katın camından evin içini görebilirdim. Bahçede boş portakal sandıkları vardı; sandıkları üst üste koyup çatıya çıktım ancak perdeler kapalı olduğundan içeriyi göremedim. Acaba dedem şu an içeride ne yapıyordu? Hava soğuk ve yağmurluydu, üşürdü. Sobaya odun atsa kıvılcım sıçrar mıydı? Ya yangın çıksa? Acele etmeliydim…

Çatıdan atlarken avuçlarımı yere bastırdığımdan ellerim kan içinde kalmıştı. Büyük bir acıyla bahçe musluğunda ellerimi yıkayıp atkımla sildim. Derisi iyice dökülmüş botumdan sızan su çoraplarımı sırılsıklam yapmış, ayak parmaklarım hissizleşmişti; üstüne üstlük şimdi ellerimin acısı eklenmişti. Düştüğüm yerden kalkıp tekrar hangi camdan içeriye ulaşacağımı düşünürken aklıma mutfağın camı geldi. Cam her zaman havalandırma için açık kalırdı, ancak çok küçüktü.

Mutfak camından içeri girmek için arka bahçenin duvarına, oradan da sahanın duvarına çıkabilirdim. Evin bir yüzü küçük bir futbol sahasının duvarına bitişikti. Sahanın duvarından yürüyerek evin diğer tarafında, yine eve bitişik küçük atölyenin damına çıktım. Maalesef her zaman açık bırakılan pencere kapalıydı! Kiremitlerin takırdamasına, kırılmasına aldırmadan yere çöktüm; kapalı camın önünde sinirden ağlamaya başladım. Uzandım, camın telini çekiştirip çıkarmaya çalıştım. Zaten yara içinde olan ellerim iyice kanamaya başlamıştı. Bir kiremit alıp camı kırdım, dar pencereden güçlükle eve girdim.

Evde dedem yoktu. Anneme telefon ettim; kardeşim gelip almış dedemi, bana haber vermeyi unutmuşlar. “Sen de eve gel,” dedi. Bin bir zorlukla eve girmiştim ama dışarı çıkamazdım ki; kapı kilitliydi. Mutfak penceresinden girmiştim ama çıkmak için artık hâlim kalmamıştı. Yorgunluktan bir koltuğa oturdum, gözlerim kapanıyordu. Komşunun küçük kızı “buldum, buldum” diye bağırıyor, elinde anahtarları sallıyordu. Rüya mı, gerçek mi anlamadım; uyumaya devam ettim.

Nil Saydan

“DEDEM EVDE YOK” için bir cevap

  1. emineaysun Avatar

    harika bir öykü olmus Nil

    Beğen

emineaysun için bir cevap yazın Cevabı iptal et